Sanat sanat için midir, sanat para için midir?
Bu soru daha önce bir yerlerde soruldu mu bilmiyorum. Sorulmadıysa
da ben soruyorum. Çünkü bir zamanların sanat sanat içindir, sanat toplum
içindir düşünceleri ve bu düşüncelerden çıkan fikir ayrılıkları kadar, bu
sorunun da önemli olduğunu düşünüyorum.
Konunun özüne gelirsek, bu sene dokuzuncusu düzenlenen,
12-16 Kasım tarihleri arasında yapılan Contemporary İstanbul sanat fuarından
çalışma imkanı buldum. Ve benim için inanılmaz bir gözlem yapma fırsatı doğdu. Bu
sayede ziyaretçileri, galerileri ve sanatçıları çok daha yakından izleyebilme, haklarında
yorum yapabilme şansına sahip oldum. Ve asıl sorun şudur ki, bana bu soruyu
sordurtan da bu ortam oldu. Bunu sorguladığım için sevinmeli miyim, yoksa bu
ortam sorgulattığı için üzülmeli miyim açıkçası bilemiyorum.
Fuar 12 Kasım’da bir Preview/Ön izleme diye tabir edilen ve
sadece davetlilerin geldiği açılışla başladı. O gün düşündüğüm tek şey şuydu: Türkiye’de
davetiyeyle özel açılışa gelecek bu kadar insan var mı? Çünkü inanılmaz bir
kalabalık vardı. O gün galericileri görmeniz lazım. O ne azim, o ne istek! Bir tanesi
sergileyebildiği on üç eserin yaklaşık bi’ sekiz tanesini satmış. Düşününce, ilk
gün için iyi bir başlangıç herhalde, diyorsun. Ama adam durur mu, yapıştırıyor
cevabı: İyiyiz ama geçen seneyi geçmemiz lazım. Kendimize hedef koyduk!
Sonra ertesi gün oluyor, Preview’a gelemeyen ünlüler ve CI
başlıyor diye sevinip ilk günden gelen canım yurdum insanı ortaya çıkıyor. Galericilere
tekrar bir bakın. Hayattan bıkmış bakışlaar, burnu havada tavırlaar… Aman
tanrım! Bu ne adamına göre muamele!? Tabi ki de her konuda olduğu gibi burada
da istisna olan galeriler veya çalışanlar var. Onları unutmamak lazım. Ve kendimce
insan kalabildikleri için de tebrik ediyorum kendilerini. Ama konumuza dönecek
olursak durum bundan ibaret.
İlk başta da “Çok mu sert olurum acaba?” diye düşünerekten
bu yazıyı yazmaktan kaçındım. Ama sonra fark ettim ki oraya yurt dışından gelen
iki sanatçıyı, üç eseri görmek için gelen, “Aa fuar varmış hadi gidelim” diyip
gelen, eser satın almayan pek çok insan benim gibi düşünüyor. Haliyle ben de
bunu fark edince yazmadan duramadım.
Sanatla azcık ucundan ilgilenen, kendi çapında bir şeyler
okumaya, görmeye çalışan bir insan olarak bu tür davranışlara tanık olmak, ne
bileyim, üzdü galiba beni. Tamam sonuçta galeriler ticari kaygı taşıyan
kuruluşlar. Tamam sonuçta sanatçı da aç kalacak değil, elbet para kazanması
lazım. Ama ideal düzen bu olmamalı bence.
Sanat toplum içindir, sanat sanat içindir tartışmasını
duyduğumdan beri toplum için olmalı düşüncesine daha sıcak bakardım. Sanat için
olan sanat bayağı derin ve soyut anlamlara doğru kayar çünkü, anlamak güçleşir.
Bence sanat insanı bu kadar yormamalı. Düşündürmeli ama yormamalı. Ama sanat
sanat için midir, sanat para için midir tartışmasına dönersek, sanat için
olması daha bir sıcak geliyor burada. Çünkü nerede işin içine para girerse
orada insanlık bozuluyor.
Yorumlar
Yorum Gönder