Çocuklarınızı Müzede Büyütün!
Bembeyaz
odalar içerisinde yürüyorum. Duvarlarda asılı resimler var. Bir de yerlerde
bazı eşyalar. Niye yerdeler bilmiyorum. Açıkçası hiçbiri bana hitap etmiyor,
hiçbirini anlamıyorum. Annem dakikalarca bir resmin önünde teyzemle konuşuyor.
Dinlesem de anlamıyorum. Aklım, buraya girmeden gördüğüm oyuncakçıda. Her geçen
saniye daha da sıkılıyorum. Odalar iç içe geçiyor ve bir an önce buradan çıkmak
için anneme “Hadi gidelim artıık” diyorum.
Bu okuduklarınız bir sanat tarihçisinin
beş yaşında müze gezerken hissettikleri. Yani benim! Anlayacağınız üzere kimse
annesinin karnından sanatı bilerek doğmuyor anacım. Ama yol kat ediyor, merak
ediyor, öğreniyor. Ve sonunda dönüp şunu diyor: İyi ki o zaman bilmediğim,
anlamadığım müzelerde dolaştırılmışım. Üstelik bunu demek için illa sanat
tarihi okumanız gerekmiyor. Mühendis de olsa, doktor da olsa, sanatın biraz
ucundan tutmak isteyen herkes buna benzer cümleler kurabilir. Ki günümüz
dünyasında bence kesinlikle kurmalı.
Derdim ne mi? Derdim çocuklarımızı müzelerde
büyütmek. Henüz benim çocuğum olmadığına göre çocuğu olanlara sesleniyorum.
Çocuklarınızla müzelere gidin! Hafta sonu çocuklarınızla yapmak için daha iyi
bir aktivite önerisi olan? O zaman başlayalım.
Artık herkes anladı. Geleceğe yatırım yapmak
şimdiki genç nesli iyi yetiştirmekle, var olanı güçlendirmekle olmuyor.
Çocuklara hatta bebeklere yatırım yapmalı. Bütün gelişmiş ülkelere bakın, bu
konu hakkında pek çok uygulama görürsünüz. Peki müze cenneti olan bizim
ülkemizde neden böyle bir şey olmasın? Çoğu müzenin çocuklara özel alanları,
programları, turları varken üstelik.
Gidin. Anlamasalar da
gezdirin. Onlara çeşitli oyunlar oynatın müzelerde, sorular sorun. Hele ki
şimdiki nesli düşünecek olursak eminim onlar size çok daha fazla soru soracaklardır.
Sorsunlar, siz sıkılmayın! Bilmiyorsanız bile “Bilmiyorum ama sen öğrenip bana
da anlatmak ister misin?” diyin. Onları şevklendirin.
Bir yapı önündeki
bilgilendirme tabelasını okurken çocuğunuzu, hadi gidiyoruz, diyip
çekiştirmeyin. Bırakın, merak ettiyse okusun.
İleride tüm bu yaptıklarınız için size
teşekkür edecek. Nasıl mı olacak? Artık günümüz dünyası ortada. Bir arkadaşı
Facebook’tan x sanat galerisindeki açılışı görecek, çocuğunuzu da davet
edecek. Gittiğinde oradaki ortama yabancı kalmadığında anlayacak. İlerleyen
yaşlarda, kız/erkek arkadaşı onunla müze gezmek istediğinde teklifi
reddetmek/gittiğinde sıkılmak yerine çok keyifli vakit geçirecek. Tek derdi
‘saatlerdir yürüyor olmak’ olacak. İnanın bana. Ve sonra dönüp şunu diyecek: Ya
ben küçükken ailem beni götürürdü, hiç anlamazdım. Meğerse ne kadar güzelmiş.
Acaba x müzesinde ne sergileniyordu? Bir ara gidip orayı gezeyim, çocukken
gezdiğim halinden hiçbir şey hatırlamıyorum.
Veya çok mu yoğunsunuz, vaktiniz mi yok? Artık
ister devlet okulu ister özel okul olsun, birçoğu müzelere geziler düzenliyor.
“Aman başına bir şey gelir şimdi”, ”Gidince kafası dağılır derslerinden
uzaklaşmasın, gerek yok” diyerek o gezilerden mahrum bırakmayın çocuklarınızı.
Üstelik kendi arkadaşlarıyla gezmek eminim onlara çok daha keyifli gelecektir.
Bırakın düşünmeyi, gözlem yapayı, hayal
etmeyi bilen, sanattan anlayan, sorular soran, elindekiyle yetinmeyen
çocuklarınız olsun. Bundan kimseye zarar gelmez.
Yorumlar
Yorum Gönder