Mekanların Ritmi

     Ülke değişiyor, mekanlar değişiyor, eğlence anlayışı değişiyor. Ama sabit kalan tek bir şey var, o da müzik. Uzun süredir özellikle İstanbul’da olan müziği, gece hayatını, mekanları inceliyorum kendimce. Gittiğim bir konserde ya da ortamda gecenin tadını çıkarmak yerine hoşuma giden veya kafama takılan çok daha başka meselelerle ilgilendiğimi fark ettim.

     Ve sonuç; bu değişim hem üzüyor hem de sevindiriyor. Mesela seneler öncesindeki gibi değiliz. Artık konserler olsun diye yaz mevsiminin gelmesini beklemiyoruz. Her geçen gün yaz-kış etkinlik yapan bambaşka mekanlar açılıyor. Ülkece pek alışkın olmadığımız, kısacası popüler olmayan türde pek çok sanatçı güzel sahneler bulabiliyor artık. Üstelik hangi türde müzik yaptıkları bu durumu pek etkilemiyor. Bir sokakta yürürken aniden güzel bir ses duyabiliyor, müziğin ritmiyle kendimizi çok keyifli bir mekanda bulabiliyoruz. Kaldı ki böyle ortamlardaki alkol fiyatları da standardı pek aşmadığı için “Aman bilmediğimiz mekan orası, elit elit takılıyorlar. Kesin kazıklanırız, girmeyelim.” korkusu da olmuyor. Sanatçılar bir ay içerisinde pek çok yerde sahne aldıkları için, bir konserini kaçırınca da aylarca beklemek zorunda kalmıyoruz. Maksimum iki hafta sonra, belki evimize bi’ tık daha uzak bir mekanda konserini bulmak mümkün hale geldi.
     Üstelik yeni açılan mekanlar dekorasyonuyla olsun, ses sistemiyle, ortamıyla olsun daha kaliteli hale gelmeye başladı. Bir yandan dinamiği ile gençleri çeken, orta yaş ve üstünü gençleştirirken, bir yandan da güzel bir geceye dahil olduğumuzu girer girmez belirtiyor.

     Fakat olumsuz tarafları da var tabi ki. Mesela yeni mekanlar açılırken, eskileri kapanıyor. Gün geçmiyor ki ‘belli’ semtlerde senelerdir var olan çoğu mekanın sinek avladığına veya kapandığına şahit olmayalım. Üstelik bu durumu “Gençliğimiz orada geçti be, ne mekandı.” şeklinde dile getirmek de üzüyor. Ve bazı konularda tek kalan mekanlar, her geçen gün konser ücretlerini de arttırmaya devam ediyor. Bir zamanın en uygun biletlerini satan mekanlar, artık belli bir kesime veya konseri olan sanatçıyı çok çok seven insanlara hitap etmeye başladı. Bu durum da haliyle konserlere daha az insanın gitmesine sebebiyet veriyor.  
     Veyahut bu mekanlar, yeni popüler olmuş semtlere taşınıyor ama orada da tutup tutmayacağı meçhul...  Babylon bu konuda şanslı mesela. Asmalımescit’ten çıktıktan sonra geçtiği Bomontiada’da keyifli konserler için insanları ağırlamaya devam ediyor. Üstelik dünyanın dört bir yanından getirdiği sanatçılarla herkesin gönlünü hoş ediyor. Yazın her ne kadar Çeşme’ye taşınıyor olsa da iki senedir kış konserleri için insanların sabırsızlıkla beklediği mekan oldu yeniden. Benim yeni favorim ise IF Performance Hall Beşiktaş. Ortamıyla, konserleriyle, ‘bilet fiyatları’yla yeni bir atılım. Üstelik Beşiktaş’ta olması da çok büyük avantaj. Hem kendileri hem de Beşiktaş için. Çünkü bence böyle bir mekana en çok ihtiyacı olan semtti. Konserlerden sonra yaptıkları Dj performansları ile de insanları içeride tutmaya başlamışlar yavaştan. Erken biten konserlerden sonra, geceye devam etmek isteyenler başka mekanlar bakınır. İyi mekan olsun, giriş ücreti olmasın derken mekan aranır dururlar çoğu zaman. IF Beşiktaş böylelikle bu sorunu da çözmüş gibi görünüyor. 20.30’da kapıları açılan mekana girip, konseri dinleyip 05.00’te çıkmanız mümkün J

     Darısı yeni ve açılacak daha nice mekanların başına. Biz gençler olarak sizin arkanızdayız, güzel haberlerinizi bekliyoruz J


Yorumlar

Popüler Yayınlar